Layka Posts

Yazar: Layka

Kurumsal blog hazırlarken dikkat edilmesi gerekenler

Şirketin dijital algısını göstermenin en iyi yollarından biri olan kurumsal blog, paylaşmanın ve dijitalin iç içe geçtiği çağımızda markaya büyük katma değer sağlıyor.  Reklam olmayan bir tanıtım faaliyeti şeklinde nitelendirilen kurumsal blog, ürün tanıtımı, lansmanı ve kampanyalar odaklı içerikler oluşturmaya olanak tanıyor. Peki, kurumsal blog hazırlama sırasında nelere dikkat etmeli?

Kurumsal blog, teknik ve yapısal bazı özellikleri sayesinde markayı en güzel, en doğru ve en doğal biçimde müşteriyle buluşturuyor. Kurumsal blog sayfalarının başarılı olması için kurumsal blog hazırlama aşamasında kritik birkaç noktaya dikkat etmek gerekiyor.

Blog sitenizin mobil uyumlu olmasını sağlayın

Yapılan araştırmalar internet trafiğinin çoğunlukla mobil telefon ve tabletlerden geldiğini gösteriyor. Mobil kullanımdaki artış hızla devam ediyor. Üstelik Google, mobil cihazlardan arama yapan kullanıcıları, web sitesi mobil uyumlu olmayan markalara yönlendirmiyor. Web sitesinin trafiğini yükseltmek ve bu sayede potansiyel müşterilerle etkileşimde kalmak için site tasarımı ya da temasının mobil uyumlu olmasını sağlayın.

Güvenliği üst seviyede tutun

Blogunuzu virüs, spam ve saldırılardan korumak için güvenlik programı ya da uygulaması kurmalısınız. Hem güvenliği üst seviyede tutmak hem de SEO değerini artırmak için SSL sertifikası kurabilirsiniz.

Kullanıcı dostu tema kullanın

Blogunuzun tasarımının basit ve kolay algılanır olması rahat okunmasını sağlayacağından kurumsal blog için konseptinizle uyumlu, sade, kullanıcı dostu ve okunabilirliği kolay fontlara sahip bir tema seçmelisiniz. Blog temaları arasında seçim yaparken temanın tüm tarayıcılarla uyumlu olup olmadığını, SEO (Search Engine Optimization: Arama Motoru Optimizasyonu) dostu olup olmadığını ve ihtiyacınız olan plugin (eklenti) ve widget (sidebar, footer, header vb. görsel bileşen araçları) özelliklerini kapsayıp kapsamadığını göz önünde bulundurun. İlerleyen süreçte stil değişikliği yapmak isteyebileceğinizi göz önünde bulundurarak özelleştirilebilir bir tema seçin.

Karakter, punto seçimine dikkat

Yazı okunabilirlik kaliteniz yüksek seviyede olmadığında içeriğin kaliteli olması potansiyel okuyucunuzu sitede kalmaya ikna etmeyecektir. Her işletim sisteminde rahatça görünebilen yazı karakteri ve punto kullanmalısınız. Küçük puntoları okumak zor olabiliyor. Bu nedenle her zaman büyük yazıyı tercih etmeye çalışın.

İyi bir hosting sağlayıcı bulun

Güvenilir, kolay ulaşılabilir, profesyonel hizmet sağlayan hosting sağlayıcı ile çalışarak güçlü bir kurumsal blog oluşturabilirsiniz. Hosting firması seçimi yaparken sağlayıcının yer sağlayıcı sertifikasının bulunmasına, ek hizmetler sunmasına, olumlu yorumlar almış olmasına dikkat etmelisiniz.

Sosyal paylaşım butonu olmalı

Kurumsal blog sayfasında kaliteli içerikler yayımlanması kadar içeriklerin sosyal medyada paylaşılması da hedefe ulaşma açısından önem taşıyor. Okuyucuyu okur okumaz beğendiği içeriği paylaşmaya yönlendiren sosyal paylaşım butonlarına bloğunuzda mutlaka yer vermelisiniz.

Siteniz hızlı olmalı

Araştırmalar ziyaretçilerin yüzde 40’ının 3 saniyeden fazla beklemeden siteyi terk ettiğini gösteriyor. Hız hem SEO hem kullanıcı açısından önem taşıdığından sayfalar arası geçişin çok kısa sürede gerçekleşmesini sağlamalısınız.

Avatar ve favicon kullanın

Sanal medyada markayı tanımlayan küçük görseller anlamına gelen avatar ve  sitenin adresinin yerine kullanılan sembolik resim favicon kurumsal blog sayfasında yer almalı. Bu semboller blog ismi olmadan da markanızın hatırlanmasını sağlayacaktır.

Kaliteli içerikler kullanın

Başarılı bir kurumsal blog için özgün, hedef kitleye uygun, SEO uyumlu, samimi dille yazılmış içerikler kullanın. İçerikleri görsellerle desteklemeyi unutmayın.

Z kuşağına dönük pazarlama nasıl yapılır?

Z kuşağı pazarlama dünyasında kuralları yeniden yazdırıyor. Markalar Z kuşağına pazarlama nasıl yapılır sorusuna yanıt arıyor. Biz de bu yazımızda kritik öneme sahip bu sorunun yanıtını veriyoruz.

İnternet teknolojisindeki gelişmelerle birlikte 2000 yılından sonra doğan, teknolojiyle birlikte büyüyen Z kuşağı, farklı bir konuma evrildi. Henüz yürüteçle yürümeye çalışırken telefonun ekranındaki oku sağa kaydırmayı öğrenen bu kuşak tüm paradigmaları değiştirdi.

İş dünyası Z kuşağını anlamak başlıklı makaleleri okuyarak Z kuşağına nasıl yaklaşması gerektiğini öğrenmeye çalışıyor. Veliler Z kuşağını anlamak için tıpkı onlar gibi internet sörfü yapıyor. Elbette Z kuşağı tüketici ürünleri ve perakende sektörünün dinamiklerini de değişiyor. 

13-20 yaş aralığını temsil eden Z Kuşağı; bağımsızlıkları, özgünlük çabaları ve hayallerinin peşinden koşmalarıyla biliniyor. iGen, teknoloji yerlisi, video kuşağı gibi isimlerle de ifade edilen Z kuşağı, harcama ve satın alma kararlarında önemli ölçüde etkili oluyor. 2035 yılında dünya nüfusunun yüzde 75’ini oluşturması beklenen Z kuşağının tüketimde ipleri elinde bulundurması markaları harekete geçiriyor. Pazarlama uzmanları teknoloji nesline ulaşmak için geleneksel pazarlama yöntemlerinden farklı yollar izleme gerekliliğiyle Z kuşağına pazarlama yapabilmek için türlü dijital yollara başvuruyor.

Z kuşağı özellikleri

Z kuşağına pazarlama yapabilmek için çeşitli yöntemler bulunuyor; fakat öncelikli olarak Z kuşağının özellikleri konusunda detaylı fikir sahibi olmak önem taşıyor.Ayak uydurmak ’değil, ‘farklı olmak’ isteyen ve teknolojiden uzak kalmanın fikrine bile tahammülü olmayan bir nesilden bahsediyoruz. Bu nesil reel deneyimlere, gerçekçi hikayelere önem veriyor. Dolayısıyla reklamlarda sıradan/doğal kişileri görmek istiyor. Instagram ve YouTube platformlarını adeta günlük içilmesi gereken su miktarıyla aynı önem derecesine koyan Z kuşağı, interaktif ve paylaşıma açık bir kuşak.

Teknolojiye yatkınlıklarının özgüvenli kıldığı Z kuşağı, tercihlerinde seçici davranıyor. Örneğin kıyafet/aksesuar satın alırken estetiğe, gıda ürünü satın alırken fiyatlara, promosyonlara ve besin içeriğine dikkat ediyor. Z kuşağı görsel düşünüyor ve yaparak öğrenmeyi tercih ediyor.

Z kuşağı pazarlama çalışmaları nasıl yapılır?

Teknoloji nesline ulaşmak için geleneksel pazarlama yöntemlerinden farklı yollar izlemelisiniz. Bu kuşağa ulaşmak için şu yöntemleri kullanabilirsiniz:

Snapchat’te aktif olun

Dünyanın en popüler ve en çok zaman harcanılan sosyal ağları arasında bulunan Snapchat, tasarımıyla rahat ve güçlü bir etki yaratıyor. Bu platformu Z kuşağına pazarlama için kullanmanın pek çok yolu bulunuyor. Snapchat araçlarının eğlenceli içeriğe sahip olması, çok sayıda kişiye ulaşılabilmesi ve canlı ve gerçek etki yaratması pazarlama profesyonellerine avantaj sağlıyor. Platformda sponsorlu konum filtreleri, snap reklamları ve lensleri ile reklam yapabileceğiniz gibi yeni ürün tanıtmak ve kampanya ve yarışmalarla katılımcı çekmek için de Snapchat kullanabilirsiniz.

Instagram’da hikaye paylaşın

Z kuşağı, hikaye paylaşımlarına büyük ilgi gösteriyor. Bu nedenle Z kuşağının ilgisini çekmek için pazarlama çalışmalarınızda hikaye paylaşımlarına yatırım yapmalısınız.

YouTube videoları hazırlayın

Araştırmalar Z kuşağının yüzde 80’inin YouTube’u kullandığını ve ortalama olarak günde 2 ile 4 saatini YouTube üzerinde video izleyerek geçirdiğini gösteriyor. Bu durum YouTube video paylaşım platformunu Z kuşağına pazarlama araçlarından biri haline getiriyor. Video reklamları YouTube üzerinde göstererek ve Youtube videoları üreterek bu kuşağa ulaşabilirsiniz.

Selfie çıtanızı yükseltin

Z kuşağının sosyal medya hesaplarını incelediğinizde birden çok selfie (özçekim fotoğrafı) ile karşılaşabilirsiniz. İlgi çekici bir kişilikle iletişime geçmek isteyen Z kuşağına ulaşmak için tıpkı onlar gibi paylaşımlarda bulunun. Etkileşimi artırmak için kamera arkası görüntüler yayımlayabilirsiniz.

Mobile öncelik verin

Z kuşağı, mobil cihazlarda daha aktif bir şekilde yer aldığından Z kuşağına pazarlama çalışmalarınızda mobil odaklı reklamlara yer verebilirsiniz. Z kuşağının sabırsız ve kolaycı olduğunu göz önünde bulundurarak mobil uyumlu web sitenizin düzgün görüntülenmesini ve iyi bir kullanıcı deneyimi sunmasını sağlayın.

8 saniye kuralına uyun

Z kuşağı çok fazla teknoloji ile iç içe olduğundan aynı anda birden fazla işle ilgileniyor ve dikkatleri hızlı dağılıyor. Bu nedenle ilgi çekici veya orijinal içeriklerle onları yakalayabilirsiniz. Bunun için yalnızca 8 saniyeniz var. Bu nedenle dijital içeriklerinizin giriş bölümüne özen göstermelisiniz.

Z kuşağı influencer hesapları ile çalışın

Z kuşağıyla etkileşime geçebilmek için onların yaş grubuna hitap eden influencer hesaplarla iletişime geçmelisiniz. Z kuşağı çoğunlukla Instagram ve YouTube platformlarını kullanıyor. Fenomen pazarlaması için bu platformdaki fenomenlerle anlaşabilirsiniz.

İhtiyaçlarına kaliteli ve faydalı çözümler üretin

Z kuşağı ne sattığınızla değil nasıl fayda sunduğunuzla ilgileniyor. Yapılan araştırmalar da Z kuşağının favori markalarının kendi gelişimlerine destek sağlamasını istediğini ortaya koyuyor. Eş zamanlı olarak hem faydayı hem de kaliteyi isteyen Z kuşağına ulaşmak için fayda odaklı içerikler oluşturabilirsiniz. Bu sayede tüketicilerin hangi sorunları üzerine yoğunlaştığınızı göstererek geri dönüşümü artırabilirsiniz.

Z kuşağının tüm tüketicilerin yüzde 40’ını oluşturduğunu ve satın alma kararında etkili olduğunu göz önünde bulundurarak pazarlama stratejinize yön verebilirsiniz.

Marka hikayesi nedir, nasıl yazılır?

Devamını okumak için sabırsızlandığınız bir kitabın veya bir sonraki bölümü merakla beklediğiniz bir dizinin sürükleyici olmasını sağlayan şey hikayenin güzel ve akıcı şekilde anlatılması. Marka olarak siz de hikayenizi anlatarak tüketicilerle aranızda böylesi bir bağ oluşturabilirsiniz. Her girişimin ve markanın bir hikayesi vardır. Hikayenizi hedef kitlenizle paylaşarak onlarla aranızda bir bağ oluşturabilirsiniz. Marka hikayesi nasıl yazılır sorusunun yanıtını arıyorsanız yazımızın devamını okumalısınız.

Geleneksel kampanyaların sosyal medya videolarının ortasında beliren on beş saniyelik reklamlara dönüştüğü, interaktif medyanın çeşitliliğinin arttığı dijital çağda potansiyel müşterilere ulaşmanın en yaratıcı yollarından biri hikaye anlatımı. Yapılan araştırmalar tüketicilerin yüzde 92’sinin markaların hikaye odaklı reklam yapmasını istediğini gösteriyor.

Marka hikayesi nedir?

Marka hikayesi nasıl yazılır sorusunun yanıtından önce marka hikayesini tanımlamak gerekiyor. Dünya üzerindeki en eski sanatlardan biri olan hikaye anlatma, pazarlamacıların gündeminde yer alıyor. Markaların hikayesi, markanın satışını yaptığı ürün ve hizmetten çok daha ötesini ifade ediyor. Marka hikaye anlatımı, ambalajdan kartvizit rengine çalışan personele kadar markanın öğesi olan her şeyi müşterilere yansıtmaya yardımcı oluyor. Marka hikayesi, markanın temeli gelecekteki büyümesi için bir strateji olarak düşünülmeli. İnsanların hikayelerine inandıkları markalara yakınlık duyarak bu markaları tercih listesinde öne alıyor. Dolayısıyla marka hikayesi oluşturmak sadık müşteri kitlesi oluşturma açısından büyük önem taşıyor.

Marka hikayesini nasıl yazmak gerekir?

Marka hikayenizi videolarınız, konuşmalarınız ve hatta iş planlarınız gibi farklı platformlarda kullanabilirsiniz. Hikayeyi oluştururken yalnızca bir defa yaratabileceğinizi göz önünde bulundurarak kişisel anektodları, motivasyonları aktarın. Marka hikayenizi oluştururken şu unsurlara dikkat etmelisiniz:

  • Temel unsurları göz önünde bulundurun

Marka hikayenizi anlatırken karşınıza çıkan güçlükleri, inişlerinizi, çıkışlarınızı anlatın. İnsani yönlere odaklanıp hikayenizi kişiselleştirin. Bu sayede doğru hisleri uyandırarak kampanya başarınızı artırabilirsiniz.

  • Bir taslak oluşturun

Marka hikayesi nasıl yazılır sorusunun asıl yanıtı bu maddede saklı. Amacı duygulara hitap etmek olan hikaye anlatımında bir taslak üzerinden hareket edin. Etkileyici bir girişin ardından tüketicilerin hemen algılayabilecekleri bilgi ve özellikleri sunun. Ardından eyleme çağrı ifadesi kullanın.

  • Görsellerden yararlanın

Tek bir görselle, 1000 kelimeyi anlatabileceğinizi biliyor musunuz? İnsan unsurunu eklediğiniz görsellerle hikayenin daha aklıda kalıcı ve ilgi çekici olmasını sağlayabilirsiniz. Bu görseller bir toplantı / konferans, ürün lansmanına ilişkin veya takım arkadaşlarınızın ofisteki fotoğraflar olabilir.

  • İnsanlara odaklanın

Hikayeyi kişiselleştirebilmek ve içselleştirme imkanını artırmak açısından insanların yaşadıkları sorunları ve sizin ürününüzün veya hizmetinizin bu sorunları nasıl çözdüğünden bahsetmeniz önem taşıyor. Bu noktada tüketicilerin yaşadıkları sorunları öne çıkartabilirsiniz.

  • Hikayenizi okunabilir kılın

Marka hikayesini yazılı olarak sunacaksanız kullandığınız dil, noktalama işaretleri ve imla ve okuma hızına özen göstermelisiniz. Bu sayede sürekliliği koruyabilirsiniz. Görsel ve video hikaye anlatımında ise ses tonu, yüz ifadeleri, göz teması ve duraklamalar önemli rol oynuyor.

Emoji pazarlamasına genel bakış

Dil kullanımının katili mi ifade gücünü artıran yeni bir dil mi? Kimileri “emoji dilin katili” diyor. Haklılıkları tartışılır; fakat dijital dünyanın dili haline gelen emoji, tüketiciler üzerinde olumlu bir etki yaratıyor. Öyle ki pazarlama dünyasında emoji pazarlaması trend haline gelmiş durumda. İnsan beyninin görsel veriyi yazılı metinden 60 bin kat daha fazla işlediğini ortaya koyan araştırmalar da emoji kullanımının bu denli yaygınlaşmasına açıklık getiriyor. Peki, emoji pazarlaması nedir, emojiler içerik pazarlamasına nasıl dahil edilir?

Araştırmalar 30 yıl öncesi ile karşılaştırıldığında 5 kat daha fazla bilgi tükettiğimizi gösteriyor. Bilgi tüketimin artışı markaların müşterilerine hızlı şekilde ulaşmalarını zorunlu kılıyor. Markalar farklılık yaratabilmek, tüketimde söz sahibi Z kuşağına ulaşabilmek, vermek istedikleri mesajı hikaye yoluyla anlatabilmek için emoji pazarlaması kullanıyor.

Emoji pazarlaması nasıl yapılır?

Emojiler; konuşmanın devamının sağlanabilmesi, eğlenceli etkileşim ve özel ifade biçimi oluşturmak için kullanılıyor. Markalar da emojilerin sağladığı bu avantajlardan ve en önemlisi kısalık ve netliklerinden faydalanıyor ve tüm dijital medya kanallarında, bültenler ve reklamlarında emojilere yer veriyor.

Emojiler, markalar ve tüketiciler arasındaki düşünce ve mesajları paylaşmanın en kısa yolu oluyor. Emoji pazarlaması, sosyal medyada ve SMS’lerde emoji kullanılmasıyla gerçekleştiriliyor.

Emojileri pazarlama stratejinize dahil etmek için şu stratejileri izlemelisiniz:

  • Emojileri kullanıp kullanmayacağınıza karar vermeden önce hedef kitlenizi iyi tanıyın. Araştırmalara göre tüketicilerin yüzde 11’i emoji kullanımını uygunsuz veya çocuksu buluyor.
  • İçeriklerinizdeki emoji kullanımını sınırlı tutarak başlangıç yapabilirsiniz. Hedef kitlenizi emojiyle dolu içerik bombardımanına tutmanın bıkkınlığa ve aksi yönde bir tepkiye neden olabileceğini göz önünde bulundurun.
  • Bazı emojiler farklı kültürlerde farklı anlamlara gelebiliyor. Emoji karakterlerinin anlamını ve ortak kullanımını belgeleyen bir emoji referans web sitesi olan Emojipedia’da inceleyin. İçinde yaşadığımız toplumun çeşitliliğini görmezden gelmeyin.
  • Ciddi ve önemli bir konu olduğunda seçtiğiniz emojilere dikkat etmelisiniz. Örneğin, üzgün emojiler ciddi tavrınızı yansıtmayabilir.

Emoji pazarlamasına örnekler

Sadeliği ve eğlenceliği sayesinde güçlü bir sosyal medya pazarlama yöntemi sayılan emoji pazarlamasının pek çok başarılı örneği bulunuyor. İşte başarılı emoji pazarlaması örneklerinden bazıları:

  • Dove-Buklelerinizi sevin

Güzellik ve özgüven konusunda sosyal mesajlar vermesiyle bilinen Dove, saçlarından memnun olmayıp düzleştirmeye çalışan kıvırcık saçlılar özelinde kendi emojilerini üretti. Dove markasının özel emoji uygulaması 928.000’den fazla indirildi.

  • Dominos Pizza

Domino’s Pizza geliştirdiği bir uygulamayla sadece pizza emojisi kullanarak siparişi mümkün hâle getirmişti. Emoji ile sipariş konsepti Cannes Lions Uluslararası Yaratıcılık Festivali’nde ödüle layık bulundu.

  • Turkcell

Emojileri en etkili olarak kullanan markalardan biri Turkcell. Markanın Türkiye’nin iletişim ve teknoloji ihtiyaçlarına yönelik sunacağı yeniliklerin duyurusu için birkaç yıl önce yarattığı 6 farklı Emocan karakteri halen ekranlarda boy gösteriyor.

Kurumsal blog nedir, nasıl hazırlanır?

Kurumsal SEO çalışmaları, markaların hedef kitleye ulaşmasında ve markanın en çok tercih edilen marka olmasında etkili oluyor. Kurumsal blog da markaların arama motorlarının sonuçlarında üst sıralarda yer almak için yaptığı SEO çalışmaları arasında bulunuyor. Kurumsal blog pazarda otorite figürü olarak gözükmenizi ve çözüm arayan potansiyel müşterilere ulaşmanızı sağlayacaktır. Sosyal ağda paylaşarak desteklediğiniz kurumsal blog ile arama motorlarından trafik elde edebilirsiniz. Peki, kavramsal açıdan kurumsal blog nedir, nasıl oluşturulur?

Doğru zamanda doğru şekilde doğru hedef kitleye ulaşarak dijitali doğru yöneten bir marka olmak istiyorsanız kurumsal blog nedir sorusunun yanıtına hakim olmalısınız. Öyle ki kurumsal blog örnekleri incelemesi yaptığınızda bu içerik pazarlaması türünün marka görünürlüğünü artırmadaki etkisini anlayabilirsiniz.

Kurumsal blog nedir, neden gereklidir?

Kurumsal blog; farkındalık, potansiyel müşteri ve gelir elde etmek isteyen pazarlamacılar için kritik öneme sahip. Kurumsal blog nedir sorusunun yanıtı da bunu destekliyor. Kurumsal blog, bir şirket ya da şirket çalışanları tarafından hazırlanan ve hedef kitleyle etkileşimi artıran bir yayın. Şirketlerin ana web sitesini destekleyici özelliğiyle önemli bir rol üstlenen kurumsal blog sayfaları, dijital pazarlamanın en etkili türlerinden biri.

İnternet kullanımının artması, basılı metinlerin yerine dijital içeriklerin tercih edilmesi ve teknolojiyle doğan Z kuşağının tüketim kararını önemli ölçüde etkilemesi kurumsal blog oluşturmanın gerekliliğini ortaya koyuyor. Kurumsal blog oluşturarak pek de sıcak olmayan kurum kavramını sempatik hale getirmek mümkün oluyor. Müşterilerle daha samimi bir iletişim kurmaya olanak tanıyarak marka kişiliğine pozitif katkıda bulunan kurumsal blog, merak edilen tüm konuların paylaşılabileceği bir ortam olduğundan kurumun şeffaflaşmasına da katkı sağlayabiliyor. Kurumsal bloglara çalışanların da içerik üreterek katkı sağlamaları şirket kültürü açısından motive etme noktasında önem taşıyor. Blog sayfanızda yer verdiğiniz içeriği sosyal medyada paylaşarak kurumsal blog sayfanızın marka görünürlüğünüze etkisini artırabilirsiniz.

Kurumsal blog hazırlarken nelere dikkat etmeli?

Kurumsal blog sayfaları bir içerik pazarlama yöntemi olsa da kurumsal blog oluşturma aşamasında bloğu direkt bir pazarlama aracı olarak görmek yerine uzun vadeli bir yayın olarak görmek gerekiyor. Kampanyalara özel hazırlanıp sonra ilgisiz bırakılan blog örnekleri olduğunu görüyoruz. Kurumsal blog sayfalarının düzenli olarak güncellenmesi gerekiyor. Kaliteli, özgün ve güncel içerikler barındırmayan bir kurumsal blog sayfasının amacına ulaşması pek de mümkün görünmüyor. Peki, güncel bir kurumsal blog nasıl hazırlanmalı? Kurumsal blog oluşturma sırasında dikkat edilmesi gerekenleri şöyle sıralayabiliriz:

  • Samimi bir dil

Kurumsal blog sayfaları tüketicilerin markalardan en büyük beklentisi olan samimiyet ve aidiyet duygusunu karşılamayı hedefliyor. Bu doğrultuda kurum kavramının o soğuk tarafından uzaklaşıp samimi olmak gerekiyor. Kurumsal blog sayfanızda müşterilerin ve potansiyel müşterilerin özgürce yorum yapmasına olanak tanıyın. Olumsuz yorum yapan müşteriler ile iletişime geçerek onların sadık müşteriye dönüşmesini sağlayabilir ve krizi fırsata dönüştürebilirsiniz. Hatta yeni geliştirdiğiniz bir ürün veya hizmetle ilgili olarak okuyucuların fikrini sorabilirsiniz.

  • Sade tasarım

Karmaşık tasarımlı, arananların kolayca bulunmadığı bir tasarımla fark edilmek mümkün olmayacaktır. Bu nedenle blog şablonlarının ana web sitesi ile uyumlu olduğuna dikkat edin. İçeriklerde kullandığınız renklerin ve yazı karakterlerinin de şirketinizin web sitesiyle uyumlu olmasına özen gösterin.

  • İçerikleri ve içerik üreticilerini doğru seçin

İçerik üreticilerinin yalnızca kurumsal blog nedir sorusunun yanıtını bilmesi veya SEO uyumlu kaliteli içerik üretmesi etkili bir kurumsal blog için yeterli olmayacaktır. Kurumun kültürünü bilen ve doğru mesajları verebilen içerik üreticisinin kurumsal kimlik ile bütünlük gösteren içerikler üretmesi önem taşıyor.

  • Sosyal medyanın gücünü kullanın

Sosyal medya kullanımı her geçen gün artıyor. Siz de kurumsal blog sayfanızdaki içerikleri sosyal medyada paylaşarak sosyal medyanın gücünden yararlanabilirsiniz. Sektörünüz ve hedef kitleniz doğrultusunda hangi sosyal ağı kullanacağınıza karar verdikten sonra içerikleri sosyal medya platformlarında belli periyotlarda paylaşım diline ve imla kurallarına uymaya özen göstererek paylaşabilirsiniz.

Kurumsal blog örnekleri incelemek istiyorsanız https://blog.gittigidiyor.com/, https://www.iyzico.com/blog/ https://blog.logo.com.tr/ ve https://www.innova.com.tr/tr/blog sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Kurumsal blog konusunda profesyonel çözümler arayışındaysanız bize ulaşabilirsiniz.

6 adımda sosyal medya içerik planı hazırlama

Sosyal medya hesaplarını sistemli bir şekilde kullanmak ve sosyal medya pazarlaması avantajları elde edebilmek sosyal medya içerik planı hazırlanmasını gerektiriyor. Bu planı 30 günlük olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. Sosyal medya içerik planı hazırlarken sosyal ağ seçiminden içeriğin zamanlamasına pek çok noktada özenli olmak gerekiyor.

Araştırmalar sosyal medyanın geleneksel pazarlama aktivitelerinden 10 kat daha etkili olduğunu gösteriyor. Bu da pazarlamacılar için sosyal medya pazarlaması çalışmalarını zorunlu kılıyor. Müşteri Edinme Maliyetini (Customer Acquisition Cost, CAC) düşük tutma konusunda önemli bir katkı sağlayabilen sosyal medya pazarlaması, bir plan doğrultusunda gerçekleştirildiğinde amacına ulaşabiliyor.

1. Hedefi öğrenin

Bazı markalar yalnızca hedef kitleyle iletişimini sürdürmek bazı markalarsa doğrudan satışa yönlendirmek için sosyal medya pazarlaması kullanıyor. Markanın stratejisi doğrultusunda plan oluşturmak asıl hedefe ulaşmayı sağlayacaktır. İçerik planlamasını yapmadan önce hedefin ne olduğunun bilinmesi içerik yoğunluğuna karar vermede de etkili oluyor. Örneğin markanın yüksek satış beklentisi varsa günde 3 adet paylaşım yapmayı gerektirirken amacı yalnızca takipçisini eğlendirmek olan marka haftada 4 ya da 5 adet içerik girişi yapmayı gerektirebiliyor.

2. Rakipleri analiz edin

Rakiplerin ne yaptığını, hangi konuya nasıl yaklaştığını bilmelisiniz. Video içerikler büyük ilgi görüyorken yalnızca görsellerle iletişim kurmaya çalışmak veya inografikler ilgi görürken kısa videolar paylaşmak doğru yolda olmadığınızı gösterir.

3. Özel günlere önem verin

Markalar özel günleri kutlama eğiliminde olsa da her özen günün kutlanması gerekmeyebiliyor. Örneğin anne-çocuk alanında erkek takipçi az olduğunda Babalar Günü’nü kutlamaya gerek olmayacaktır. Özel günleri kutlarken içerik dağılımını dengeli yapmaya da özen göstermelisiniz.

4. Brifi doğru verin veya uygulayın

Sosyal medya içerik planı hazırlanmasında içeriği doğru aktarabilmek, brifi doğru anlatabilmekten ve anlayabilmekten geçiyor. Örneğin bir görsel brifinde içeriğin hangi hangi sosyal ağda paylaşılacağı, içeriğin etkileşim hedefiyle mi satın almayı teşvik hedefiyle mi pazarlanacağı, içerikte marka sloganı veya logosu gibi olmazsa olmazların, teslim tarihinin mutlaka yer alması gerekiyor.

5. İçeriklere eleştirel bakın

Bir içerik üreticisi için en kötü durumlardan biri markanın dilbilgisi eleştirisiyle gelmesi. Böyle bir durumu yaşamamak için içerikleri son defa okuyup eleştirel bir gözle bakması gerekiyor.

6. İçerikleri zamanlayın

Facebook ve Twitter içeriklerin zamanlanmasına izin veriyor. Instagram üçüncü parti araçlarla zamanlama yapılmasına izin veriyor. İçerikleri manuel girmek yerine zamanlama yapmak içeriklerin paylaşımının zaman kaybı yaratmasını engelliyor.

Sosyal medya içerik planı hazırlama

Sosyal medyanın gücünden yararlanmak için kendinizi okuyucu yerine koyun ve içinize sinmeyen bir içeriği markaya sunmaktan kaçının. Bu sayede doğru zamanda doğru yerde ve zamanda doğru kişilere ulaşabilirsiniz.

E-bülten hazırlarken dikkat edilmesi gerekenler neler?

Pazarlama uzmanları hedef kitleye ulaşmak için pek çok kanal kullanabiliyor. İnternet kullanımı ve sosyal medya ağlarının yaygınlığı dünyanın en büyük pazarlama aracının internet olduğunu gösteriyor. Markaların duyurularından ve gelişmelerinden internet kullanıcılarının haberdar olmasını sağlamanın etkili bir yolu da e-bülten hazırlama. Peki, e-bülten hazırlarken dikkat edilmesi gerekenler neler? 

Dijital dünyada hemen her gün e-bülten örnekleri ile karşılaşıyoruz. Kimi zaman da e-bülten üyeliği için başvuruda bulunuyoruz. Karşımıza çıkan bültenler belirli kurallar doğrultusunda hazırlanıyor. E-bülten hazırlama e-posta pazarlamasında başarı oranını önemli ölçüde etkiliyor. PR ajansları tarafından hazırlanan e-bültenler markanın Inbox’a ulaşma oranını artırıyor. Bu sayede müşteri bağlılığını ve marka bilinirliğini sağlamlaştırmak mümkün oluyor. Bu durum e-bülten nasıl hazırlanır sorusunun yanıtının ne kadar önemli olduğunu ortaya koyuyor. E-bülten nedir sorunun yanıtına hakim bir kişinin e-bülten hazırlarken dikkat etmesi gerekenler şöyle:

Doğru e-posta listesi oluşturun

E-bülten hazırlarken dikkat edilmesi gerekenler arasında e-posta listesi birincil öneme sahip. E-posta adreslerini iş için kullanan kişiler reklam veya alışveriş postalarını vakit kaybı olarak yorumlayabiliyor. Bu nedenle e-bülten üye ol butonuna tıklayabilecek kişilere ulaşmak zor olabiliyor. İzinli e-posta adresi oluşturmak için karşılama sayfanızda kişinin neden e-posta listenize kayıt olması gerektiğinden bahsedin ve örnek sunun. Online fatura üzerinde e-posta kaydı ile ilgili bir bağlantı yerleştirerek bir e-posta adresi alabilirsiniz. Online faturalarınıza, kayıt sayfanıza yönlendirme yapan bir bağlantı da ekleyebilirsiniz. YouTube, Pinterest gibi sosyal medya kanallarında karşılama sayfanıza bağlantı verebilirsiniz.

Spam kurallarına uyun

Reklam maillerine bir sınırlama ve kurallar zinciri getiren CAN-SPAM kuralları da e-bülten hazırlarken dikkat edilmesi gerekenler arasında bulunuyor. Bu kurallar şunlar:

  • İçerik ile gönderilen konu uygun olmalı
  • İçeriğin amacı reklam ise bu durum belirtilmeli
  • Fiziksel konumunuz açık şekilde belirtilmeli
  • Kullanıcılar istediğinde gönderi listesinden kolayca çıkabilmeli
  • Başlık veya konu açıklamasında yanlış yönlendirme ve bilgilendirme olmamalı
  • İletişimi durdurma talepleri en geç 10 gün içinde sonuçlandırılmalı ve kişiyle aynı kanaldan tekrar iletişime geçilmemeli

Etkili bir şablon oluşturun

Şablonun hem mobil cihazlarda hem masaüstü bilgisayarlarda okunabilecek formatta olmasını sağlayın. İçeriği ilgi çekici kılmak için 44px boyutunda görsel kullanabilirsiniz. Görsel ve yazı dengesinin yüzde 50 oranında olmasını sağlayın.

İçerik planı oluşturun

E-bülten hazırlarken dikkat edilmesi gerekenler arasında elbette içerik planı oluşturmak bulunuyor. İçeriğinizi hazırlamadan önce iş hedefinize hizmet edecek bir amaç belirleyin. Bu amaç doğrultusunda içeriğimde ne olmalı, kime göndereceğim ve ne zaman göndereceğim sorularının yanıtını içeren bir plan oluşturun. E-bülteni göndermeden önce  tüm ISP’lerde ( gmail, hotmail, yahoo, outlook 2003,2010 vb..) kontrol edin.

Özelleştirin

Kişiye özel gibi yazılmış e-postalar daha çok açma isteği uyandıracağından e-bülteni kişiselleştirmek e-bülten hazırlarken dikkat edilmesi gerekenler arasında bulunuyor. “Satın Al”, “Keşfet” gibi butonlara tasarımda yer vermeyi ihmal etmeyin. Bunun yanı sıra e-postaları kişilerin ilgi alanlarına göre segmente edin ve sosyal medya butonlarına yer verin. E-postanın okunduğu zamana göre gönderim yapın ve okunmuyorsa daha fazla göndermemek için izin isteyin.

Analiz edin

Bültenin performansını analiz etmek de e-bülten hazırlarken dikkat edilmesi gerekenler arasında bulunuyor. Kullanıcıların bülteni açma oranı, üyelikten çıkma oranı bülteninizi iyileştirmenizi sağlayacaktır. Bu ana metriklerin yanı sıra hangi kısımların en çok tıklandığını ve hangi kısımların amaca daha çok hizmet ettiğini kontrol edin.

İlham veren 5 dijital pazarlama örneği

Günümüzde internet en yaygın pazarlama aracı haline geldi. Öyle ki internette sesini duyurmayı başaran markalar çok kolay şekilde offline rakiplerinin önüne geçebiliyor. Geleneksel pazarlamada billboard’ların veya broşürlerin kimler tarafından görüldüğünü anlamak zor olabiliyor. Dijital pazarlama ise ölçülebilir özelliğiyle öne çıkıyor. Üstelik çok daha uygun fiyata hedef kitleye ulaşmak mümkün olabiliyor. Bu durum markaların başarılı dijital pazarlama örnekleri arayışına girmesine sebebiyet veriyor. Bakın başarılı dijital pazarlama örnekleri nasıl stratejik yaklaşımlarla oluşturulmuş.

Başarılı dijital pazarlama örnekleri

Efes Pilsen-Shazam

Efes Pilsen, mobil pazarlamanın en başarılı örneklerinden birine imza attı. Shazam kullanıcıların dinledikleri şarkıyı akıllı telefonlarıyla bulabildikleri uygulamada arama esnasında üzerinde müzik bu kapağın altında yazan bir bira kapağı görülüyordu. Bu yaratıcı kampanya 4.5 milyon kullanıcıya ve 10 milyon shazam’a ulaştı ve sosyal medyada büyük ilgi gördü.

Türk Hava Yolları

THY, 2012’de yapılan Londra Olimpiyatları süresince şehrin çeşitli yerlerindeki otobüs duraklarına QR kodlar yerleştirdi. Kodu okutan kişilere belirtilen güzergahlara ücretsiz bilet kazanma fırsatı sunuldu.

Renault-Getir

Başarılı dijital pazarlama örnekleri arasında Renault ve Getir’in işbirliğiyle hayata geçirilen “Test Sürüşünü Ayağınıza Getiren Teknoloji” kampanyası da bulunuyor. Araç alırken test sürüşüne gelmeyenleri hedefleyen kampanya 30 günde 519 test sürüşü gerçekleştirilmesi ve sürüş yapanların yüzde 74’ünün pozitif görüş paylaşmasıyla beklenen etkiyi yarattı.

Vodafone

Cinsiyetçi söylemler konusunda toplumda farkındalık yaratmak isteyen marka, Türkçe üzerine uzmanlaşmış ilk ve tek yapay zekâyı geliştirdi ve Hürriyet’in web ve mobil sayfasına entegre etti. “Kırmızı Çizgi” isimli proje 15 milyon kişiye ulaştı. Haberlerdeki cinsiyetçi söylemlerde yüzde 85 azalma oldu.

KFC

Dijital pazarlama fikirleri tüm dünyaca örnek alınan KFC, ‘yeterince bilinmediği için trip atan’ KFC Zinger Burger için de büyük ilgi gören bir kampanya yürüttü. yeni nesil 3D yazıcıların ve özel maketlerin kullanıldığı film ve “Zinger yemezsen, sen kaybedersin.” tweet’iyle başlayan kampanya büyük ilgi gördü. Kampanyanın sitesi 80 binin üzerinde ziyaretçi tarafından tıklandı.

Dijital pazarlama örnekleri elbette oldukça fazla. Bu örneklerin ortak noktası dijitalin gücünden yararlanmaları. Siz de uzayan bu listenin arasına markanızı dahil etmek istiyorsanız izleyin ölçün ve optimize edin.

Dijital nomad (dijital göçebe) nedir, nasıl olunur?

Muazzam bir manzaranın karşısında kurduğunuz çadırınızın önünde kamp sandalyenizde otururken ateşte pişirdiğiniz çayınızı yudumlarken kuş cıvıltıları eşliğinde dizüstü bilgisayarda işlerinizi yürüttüğünüzü düşünün. Soluk renkli duvarlara sahip kasvetli bir havası olan ofiste değil doğada işinizi yapmak kulağa hoş geliyor değil mi? Siz de dijital nomad yaşam biçimini benimseyerek bu hayali gerçeğe dönüştürebilirsiniz. Nasıl mı? Gelin dijital nomad kavramına açıklık getirelim.

Türkçede dijital göçebe olarak karşılık bulan dijital nomad kavramı, son yıllarda sıklıkla karşımıza çıkıyor. Yaşam tarzı ve iş modeli olarak nitelendirilen dijital nomad, Y kuşağının hayaliyken Z kuşağının gerçeği oldu. Araştırmalara göre 2035 yılına kadar dijital nomad’ların sayısının 1 milyarı aşacağı tahmin ediliyor.

Dijital nomad nedir?

İnternet, akıllı telefon, bulut tabanlı uygulamalar kullanarak lokasyona bağlı olmadan çalışan ve düzenli olarak seyahat eden kişilere digital nomad (dijital göçebe) deniyor. Dijital nomad; uzaktan kurumsal çalışma, serbest çalışma (freelance) ve geleneksel olmayan bir çalışma şekliyle geleneksel pazarlama yapılan girişimcilik şeklinde olabiliyor. Bununla birlikte semtteki kahvecide çalışan kişiler için dijital nomad diyemeyiz. Çünkü dijital nomad nasıl olunur sorusunun cevabı için en önemli koşul seyahat etmek. Dijital nomadlar, sınırları ortadan kaldırıyor. Genellikle web tasarımcıları, blog yazarları gibi dijital içerik üreticileri, sosyal medya yönetimi uzmanları bu yaşam biçimini benimseyebiliyor. Bu kişiler, gittikleri ülkelerde co-working alanlarında, kütüphanelerde ve ortak paylaşımlı ofislerde işlerini yürütüyor.

Dijital nomad olmanın avantajları

Dijital nomad’lar farklı kültürleri, yerel halkları tanıma şansına sahip olarak kendilerini kişisel olarak geliştirme ve dönüştürme imkanına sahip oluyor. Kendi çalışma saatlerini kendileri belirleyebilen dijital göçebeler, internet bağlantısı olan her ortamı iş yerine çevirebiliyor. Gün içerisinde farklı aktiviteler yapabilen bu kişiler kalabalık çalışma ortamlarının stresinden uzak kalıyor. Değişik ülkelerde çalışma şansına sahip oldukları için iletişim ağlarını ve profesyonel çevrelerini genişletebiliyorlar. Dijital göçebe çalışma biçimin en önemli avantajı dijital göçebelerin gittikleri ülkelerdeki dilleri de öğrenebilmeleri ve iletişim kurma yeteneklerini artırabilmeleri. Dijital göçebe çalışmanın aileden uzak kalmak, çoğunluk tatil yaparken çalışmak zorunda kalmak gibi dezavantajları da olabiliyor.

Bu yazımızla birlikte “neden olmasın” dediyseniz Nomadlist gibi dijital göçebelerin oluşturduğu topluluklara katılabilirsiniz. Taşınabilir Hotspot MiFi cihaz, gelişmiş özelliklere sahip bir akıllı telefon ve dizüstü bilgisayar sayesinde dijital göçebeliğin tüm avantajlarını elde edebilirsiniz. Hiç plan yapmadan yollara düşmek özgür hissetmenizi sağlayacaktır; fakat bütçe planını doğru yapmadığınızda bu özgürlük uzun sürmeyecektir. Seyahat masrafları, otel fiyatları, yemek giderleri gibi masrafları göz önünde bulundurarak bütçe oluşturun. Bilmediğiniz bir ülkede hastalanabileceğiniz ihtimalini de göz önünde bulundurun ve sağlık sigortası yaptırın. 

Dijital göçebelerin en çok rağbet ettikleri ülkeler

İnternet çağının trendi dijital göçebe çalışma biçimini benimseyenler internet bağlantısı olan her yeri ofis haline getirebiliyor. Bununla birlikte bazı ülkeler kültür ve konaklama açısından daha çok tercih ediliyor. İşte o ülkelerden birkaçı:

  • Endonezya:  Güneydoğu Asya’nın en büyük, dünyanın ise en kalabalık dördüncü ülkesi olan Endonezya, doğasıyla ve ekonomik oluşuyla dijital göçebeleri cezbediyor. son yılların en popüler dijital göçebe destinasyonları arasında bulunan Endonezya, hızlı internet, kolektif çalışma ortamları ve yoğun network gibi olanaklarıyla öne çıkıyor.
  • Amerika:  Silikon Vadisi nedeniyle özellikle teknoloji alanında çalışanlar Amerika’yı tercih ediyor. Çok sayıda insanla network kurulabilen San Diego, eğlence mekânları ve Silikon Vadisi’ne yakın konumu sayesinde dijital göçebelerin gözdesi durumunda.
  • Almanya: Çok kültürlü bir başkente sahip olan Almanya, uygun fiyatlı barınma ve ulaşım olanaklarıyla dikkat çekiyor. Berlin, hızlı internet bağlantısı ve kolektif çalışma alanları sunan mekanlarıyla dijital göçebelerin ilk tercihi oluyor.
  • Tayland: Köklü kültürü ve dost canlısı halkıyla bilinen Tayland’da yaşamın yavaş aktığı Chiang Mai dijital nomad’ların rotası oluyor. Bangkok da cazip sokak yemekleri ve düşük maliyetli konforlu konaklama olanağıyla öne çıkıyor.
  • Portekiz: Dijital nomad’ların Avrupa’da en çok rağbet ettiği ülkelerden biri Portekiz. Kültür kenti Lizbon, mükemmel internet ağıyla öne çıkıyor.
  • Dijital nomad Türkiye de de geçerli olabiliyor. Avrupa’ya yakın konumu ve birden fazla havalimanı sayesinde dijital nomad’ların tercihi olan İstanbul, kültürel zenginliğiyle dikkat çekiyor. Eğlence hayatı da İstanbul’u dijital nomad’lar için alternatif kent haline getiriyor.

SEO nedir, ne işe yarar, şirketler için avantajları

İnternette biraz zaman geçiren herkesin karşılaştığı bir kavram olan SEO, bu blog yazımızın konusunu oluşturuyor. SEO nedir, ne işe yarar ve nasıl yapılır gibi soruların yanıtını bu yazımızda bulabileceksiniz. Öncesinde yazımızda bazı kelimelerin yoğun olduğuna dikkatinizi çekmek istiyoruz. İşte bu SEO çalışmalarının bir kısmını oluşturuyor. Gelin bununla ne demek istediğimizi ve SEO’nun üstün gücünün neden kaynaklandığını irdeleyelim.

Google, global çapta internet kullanıcılarının çoğunun varsayılan arama motoru özelliğine sahip. Google, Türkiye pazarının da yüzde 90’ından fazlasına sahip. SEO ve internet kurallarını belirleyen kuruluş da Google. SEO çalışmaları sayesinde markalar dijital dünyada pek çok avantaj elde edebiliyor. Milyonlarca insanın uğrak noktası olan bir sokak üzerinde dükkân açtığınızı düşünün. SEO çalışması tam da buna işaret ediyor. Ürün ve hizmetlerini markalara göstermek ve bilinirliğini artırmak isteyen markalar yatırım getirisi en yüksek dijital pazarlama stratejisi SEO’dan yardım alıyor.

SEO nedir?

Search Engine Optimization” kelimelerinin kısaltılmış biçimi SEO kelimesi, “Arama Motoru Optimizasyonu” anlamına geliyor. SEO çalışmaları da web sitelerinin arama motorlarında daha iyi performans göstermesi için yapılan çalışmaları ifade ediyor. SEO açılımı kapsamında SEO nedir sorusunu web sitelerinin doğal olarak trafik artışı sağlaması için yaptığı çalışmalardan oluşan bir dijital pazarlama yöntemi şeklinde yanıtlayabiliriz.

SEO iç ve dış optimizasyon olmak üzere iki ana katmandan oluşuyor. Site içi SEO (on page); HTML taglarının doğru kullanımı, yazılım açısından sorunların giderilmesi, mobil uyumluluk, içerik stratejisi ve kullanıcı deneyimi (UX) gibi kriterleri içeriyor. Site dışı SEO (off page) ise sosyal medya tanıtımlar, haritalardaki konum gibi kriterlerle web sayfasının dış mecralarla olan bağlantı ve popülaritesini ifade ediyor.

Arama motorları nasıl çalışıyor?

Dünyada 1 milyonu aşkın web sitesi bulunuyor. Bu web sitelerinin arama motoru sonuç sayfasında (SERP) daha iyi sıralamalar elde etmesi sürekli geliştirmeler yapmasını gerektiriyor. Elbette bu iyileştirme çabalarından biri SEO.  Web sitelerinin arama motorunda ilk sayfada yer alıp görünürlüğünü artırması için SEO nasıl yapılır sorusunun yanıtını bulmadan önce arama motorlarının nasıl çalıştığını bilmek gerekiyor.

Spider/web crawler olarak da bilinen arama motoru robotları, tüm web sitelerini tarayarak veri tabanına indekslenmesi gereken içeriklerin URL’lerini topluyor. Topladığı bilgileri arama motorunun veri merkezindeki sunuculara taşıyor. Web sitesinin site haritası ve sayfalarındaki tüm linkleri bulup diğer web sitelerinde yer alan içeriklerle ilişkilendiriyor ve birbirleriyle link ilişkilerini kayıt altına alıyor.

Arama motorları; link yapısı, web site yaşı, anahtar kelimeler, responsive tasarım (mobil uyumluluk) ve web site ziyaretçi istatistikleri gibi faktörleri kullanarak web site içerikleri ve linklerin birbiriyle ilişkisi doğrultusunda puanlama yapıyor. SEO çalışmaları sayesinde performans iyileştirmeleri yapılabiliyor.

Anahtar kelime kullanımı çok önemli

Arama motorları ile ilgili olarak mutlaka göz önünde bulundurulması gereken bir bilgiyi hatırlatalım: Arama motorları, aradığınız bilgilere en uygun bağlantıları sunmayı hedefler. İşte bu da anahtar kelimenin önemini ortaya koyuyor. Anahtar kelimelerin etkisi nedir sorusunun yanıtı da SEO nedir sorusunun yanıtı kadar önemli.

Anahtar kelime kullanımında sıklık, rekabet ve alaka önem taşıyor. Anahtar kelimelerin doğru olarak seçilmesi için anahtar kelime sihirbazı kullanılabiliyor. SEO anahtar kelime bulucu araçlardaki anahtar kelime hacimi), frekans (insanların bir şeyler aradığı sıklık) gibi bilgiler doğru kelimeleri seçmede etkili oluyor. Bununla birlikte Google arama motorunda sayfanın sonundaki ilgili aramalar kısmı da semantik kelimeler kullanarak kaliteli içerik oluşturmada etkili oluyor.

Anahtar kelime kullanımı için bir örnek verelim. iPhone anahtar kelimesi, rekabet oranı çok yüksek bir anahtar kelime. iPhone olarak sorgulama yapan kişi yüzlerce sonuçla karşılaşabilir. Sizin hedeflediğiniz kullanıcıların iPhone 7 Plus 128GB Siyah akıllı telefon özellikleri hakkında ilgi verdiğiniz yazınıza ulaşmalarını sağlamaksa “iPhone 7 Plus 128GB özellikleri”ni anahtar kelime olarak belirlemelisiniz.

SEO performansı nasıl ölçülür?

SEO çalışmalarınızın performansını tespit ederek nasıl ilerlemeniz gerektiği konusunda fikir edinebilmek için şu metrikleri kullanabilirsiniz:

  • Kanal gruplaması: Organik trafiğiniz diğer pazarlama kanallarına göre nasıl bir performans sergiliyor?
  • Ortalama konum: Sonuç sayfasında belirli bir aramaya karşılık web sitenizin ortalama sıralaması nedir?
  • Tıklama Oranı: Tıklama sayısının toplam gösterim sayısına bölünmesiyle karşılaştığınız sonuç nedir?
  • Dönüşümler: Diğer kanallara kıyasla dönüşüm oranı nedir?
  • Davranış: Organik ziyaretçilerin hemen çıkma oranı, sayfada gezinme oranı nedir?

Arama Motoru Pazarlamacılığı (SEM) kullanarak yatırım getirisi (ROI) açısından optimizasyona değer yüksek performanslı anahtar kelimeleri bulabilir ve AdWords kampanyası sayesinde trafiği ve ziyaretçiler üzerinden gelirinizi artırabilirsiniz. SEO performansını artırmak için sitenizin ve alt sayfalarınızın sahip olduğu URL yapısını gözden geçirin, düşük kaliteli sayfaları düzenleyin, sayfa yükleme hızını iyileştirin, daha kaliteli iç linkler oluşturun ve yüksek kaliteli backlink’ler edinmeyi hedefleyin.

Geleneksel reklamcılıktan çok daha ucuza mal olan SEO ile evrimiçi varlığınızı ön plana çıkarabilir, daha fazla güvenilirlik kazanabilir ve markalaşabilirsiniz. SEO hizmeti için ödediğiniz rakamlar, aldığınız hizmet ve dönüşüme oranla çok daha ucuz olacaktır. Dolayısıyla SEO çalışmalarının yüksek yatırım getirisini göz ardı etmemenizi öneririz.